Yarısı Bizden Kampanyası Hakkında

Bir deprem ülkesi olarak, son çeyrek yüzyılda başta iki büyük felaket olmak üzere bir çok deprem yaşadık ve derin yaralar aldık. 17 Ağustos 1999’da Gölcük merkezli deprem, binlerce insanımızı hayattan koparırken, şehirlerimizi yerle bir etti. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra, 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli ve 11 ilimizi etkileyen depremler, benzer bir yıkımı çok daha geniş bir coğrafyada yaşattı. Bu depremler sonucunda yüz bine yakın sayıda vatandaşımızı kaybettik, milyonlarca insan doğrudan etkilendi ve büyük bir toplumsal travma oluştu. Acılar hâlâ tazeyken, bu felaketler bize kentsel dönüşümün ve yapı güvenliğinin hayati önemini bir kez daha hatırlattı.

Özellikle büyük şehirlerimiz başta olmak üzere, fay hatları üzerinde bulunan ya da onlara yakın konumda olan yerleşim yerlerimiz için acilen önlemler almalıyız. Deprem riskine karşı, konutlarımızı daha güvenli ve dayanıklı hale getirmek artık ertelenemez bir zorunluluktur. Başta İstanbul olmak üzere, tüm risk altındaki şehirlerimizin vakit kaybetmeden kapsamlı hazırlıklarını tamamlaması, gelecekte yaşanabilecek felaketlerin önüne geçmek adına hayati önem taşımaktadır.

Riskli yapıların dönüşümünü hızlandırmak ve süreci daha etkin hale getirmek amacıyla, 31 Mayıs 2012 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 6306 sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun" yürürlüğe girmiştir. Bu kanun, afet riski taşıyan bölgelerde güvenli yaşam alanları oluşturmayı hedeflerken, uygulama yönetmeliği kapsamında kentsel dönüşüm projelerinde üçte iki çoğunluk ile alınan kararları yeterli kabul etmiştir. Böylece, dönüşüm sürecinin hızlandırılması ve mülkiyet sahipleri arasındaki uzlaşmazlıkların en aza indirilmesi amaçlanmıştır.

İstanbul'da bulunan 7,5 milyon riskli bağımsız bölüm, kentsel dönüşümü hayati bir öncelik haline getirmektedir. Bu doğrultuda, 9 Ağustos 2024'te "Yarısı Bizden" kampanyasının yeni dönemi başlatılmıştır. Yapılan düzenlemeyle birlikte, artık süre kısıtlaması olmaksızın başvuruların devam etmesi sağlanarak, dönüşüm sürecinin daha kapsayıcı ve erişilebilir olması hedeflenmiştir. Bu adım, İstanbul'un daha güvenli ve dayanıklı bir şehir haline gelmesi için önemli bir dönüm noktasıdır.